3 Ocak 2011 Pazartesi

GÜNEY RESTORAN

                                                                                                        01.01.2011
                                                                                                         Cumartesi
         GÜNEY RESTORAN(GALATA)


         Cumartesi günü havanın da güzel olmasını  fırsat bilip önce Beşiktaş’ta şöyle  keyifli bir gezi yaptık. Pazardan da taze taze sebzelerimizi aldıktan sonra eve gidelim derken bir anda kendimizi Galata’da bulduk. Planladığımız bir durum değildi ama arabaya binince bir anda Galataya da uğrasak hiç fena olmaz diye düşündük.
         Galata’yı İstanbula geldiğim günden beri çok severim. Her seferinde aynı duygularla ve heyecanla Galatada gezmek inanılmaz keyifli. Tabii ki her seferinde "H"le beraber bütün binaları restore edip, onları güzelleştirmemiz de cabası. Adeta o güzel evlere en büyük hediyemiz, eski güzel ve bakımlı hallerini geri vermek. Biliyorsunuz o semtte yeni yeni restorasyon çalışmaları başladı. Umuyorum ki yakın zamanda her yer cıvıl cıvıl olacak.
         Eminim ki hepimizin isteğidir Galata  bölgesinin tamamen  trafiğe kapatılması ve o canım sokakların güzelliğine yaraşır şekilde düzenlenmesi. Küçük küçük kafeler, özel ürünlerin satıldığı küçük butikler, her şeyin el yapımı olduğu sevimli İstanbul’a yakışan mağazalar …
            Bizim hala umudumuz var… Değişimler olmaya başlamış ve inanıyorum ki devam edecek. Dileğim bunların daha hızlı olması.
 Bu kadar gezdikten sonra acıktık ve biz de Galata kulesini gören Güney Restoran’a girelim dedik. Aslında yemek yemek için erken bir saatti ama yemek yemeden geri dönmek olmazdı. Ben kuru fasulye ve pilav yemek istedim. Bu arada bunca zaman İstanbul’da Güney Restoranda hiç yemek yemediğimi fark ettim. Halbuki bir dönem Galata’ya ne sık giderdim. Dedem “kuru fasulyeyi yapmayı bilmek lazım “derdi. Bende bu nedenle kuru fasulye istedim.”H“ içinde sucuklu pide istedik, yanına da ayran tabiî ki.
Servisi yoğunluk nedeniyle çok hızlı değildi. Beklemek zorunda kaldık bir süre. Eee sıkıldık tabii…Etrafı izledim ben de.Yabancı oranının daha fazla olduğunu fark ettim ve bir çoğunun ya lahmacun ya da kebap yediğini gördüm. Lezzetli olsa gerek ki yüzlerinde memnun bir ifade vardı. Dekorasyonu muhtemelen sahipleri tarafından yapılan bir yerdi. En azından ben öyle düşündüm. Kafede uyumluluk çok söz konusu değildi. Tarihi bir mekanın hemen yanı başında olunca insan daha Çok Şey bekliyor. Ama gene de sahipleri kendilerince ellerinden geleni yapmışlar. Keşke daha çok düşünülse üzerinde ve gelen tüm turistler Galata kulesinden etkilendikleri kadar etkilenseler kafelerden de… Ben bunları düşünürken bir baktım garson elinde bizim yemeklerle geliyor.
Gelelim yorumlara;
Kuru fasulye soğuk geldi, tadı elbette çok güzel gelmedi bu sebeple. Pilav kuru fasulyeye nazaran daha sıcaktı. Kıvamı güzeldi pilavın. Bu arada tadına bakmadan geçemediğim sucuklu pide gayet başarılıydı. Hatta ben kuru fasulyeyi H’e verip daha çok sucuklu pide yedim.
            Restoranda sulu yemek çeşitleri, pide çeşitleri, lahmacun, ızgara çeşitleri vs vs, yok yok yani …menüsünü zaten  göreceksiniz blogumda…
Hızlı bir şekilde yemeğimizi yedikten sonra tatlı ya da kahve almadan hesabımızı ödeyip çıktık restorandan.

 ***
Mekan tasarımı:  değişmesi gerekli
Menüler: sıcak olduğu sürece lezzetli olacağına eminim. Önemli bir detay da restoranın menülerinin çok eskimiş olduğu.
Müzikler: yabancı müzikler dinleniyordu genelde, Aklıma gelen bir detay da; Lcd tv vardı ve Fashion tv  izletilip duruyordu. Umarım sürekli bir durum değildir. Tarihi bir mekanda Fashion tv izlemek insana tuhaf geliyor

Galatanın sokaklarını biraz daha gezip o güzel yerin keyfini çıkardıktan sonra hiçbir aksilik olmadan evimize döndük.
*Bu arada İstanbul da yaşayanlar bilirler. Bu şehirde her gün o kadar çok kargaşa olur ki bir yerlerde bu durumun sizin başınıza gelmemesi düşünülemez  hale gelmiştir maalesef… bir gün bir bakarsınız kadının biri size deli gibi küfürler eder. Ne olduğunuzu bile anlamadan oradan bir an evvel uzaklaşmak istersiniz.
Renkli bir şehirde yaşadığımızı düşünen o kadar çok insan biliyorum ki… bu gibi durumlardan bahsedince sanki başka bir evrenden bahsediyormuşum gibi dinlerler beni …

Yeni yerler, yeni lezzetlerle hep birlikte olmak dileğiyle....
Sevgiler...


























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder